12 Eylül 2012 Çarşamba

Gökhan Zan'ın Boğaz'a karşı muhteşem evi...


Aile dostumuz Galatasarylı futbolcu Gökhan Zan ve eşi Diana, baltalimanındaki muhteşem evinin kapılarını bana ve sizlere açtı. Öncellikle kendilerine burdan çok teşekkür ederim.  




İlk içeriye girdiğimizde renkli ve şeker kaplı toplarla karşılaşıyoruz. Danimarkalı bir şirket tarafından tasarlanan kilim Nepal el yapımı olup, Diseno Decoration'dan alınmıştır. Doğrusu bu kilime bayıldım, insanın içini açıyor.


Hemen sol tarafta beyaz ve ahşap renk tonlarının hakim olduğu yemek masası bulunmakta. Koleksiyon Mobilyadan alınmış olan bu modern hatlı yemek masası, yeşil ve pembe patchwork halı ile uyum içerisinde olmuş. Şeffaf toplardan oluşan avize ( Koleksiyon) evin sade havası bozmamış.



Ahşap ve açık renk tonlarının birleşmesinden oluşan salon, hem rahat hem de huzurlu bir ortamın habercisi gibi.






Şimdi ise dışarı yani terasa çıkıyoruz. İşte o muhteşem manzarayla karşı karşıyayız. Gökhan ve Diana çifti çoğu vakitlerini burada geçiriyor. Etrafını açılır kapanır camlarla kapatıp (kış bahçesi), ısıtıcılar koyarak kışın bile oturabilinecek hale dönüştürmüşler. Soğuk havalarda çaylarını yudumlarken, TV seyrederken ya da kitap okurken manzara eşliğinde kendilerine  güzel ve keyifli bir ortam yaratmışlar. 




Balkon takımları Adressistanbuldan alınmıştır. 





Sizi bu muhteşem  manzara ile baş başa bırakıyorum. Gerçekten kendileri gibi güzel ve sıcak bir ev dekore etmişler. 

5 Eylül 2012 Çarşamba

Casa Dell'Arte Torba...

Çağdaş Türk ressamlarının, eserlerinin sergilendiği sanat oteli Casa Dell'Arte Torbada bulunmaktadır. Denize sıfır olan bu eşsiz sanat oteli gerçekten görülmeye değer. Türk ve İtalyan mobilyacılar tarafından dizayn edilen odalar, özgün sanat eserleriyle bezenmiştir. Her tablonun ve bir çok heykelin bulunduğu Büyükkuşcuoğlu Aile koleksiyonu, lobide, bahçede ve bir çok ortak alanlarda da sergilenmektedir.

İlk olarak 12 odalı olarak hizmete giren Casa Dell'Arte daha sonra hemen yan tarafına 38 oda daha ilave edilerek aile oteli olarak hizmete girmiş. 12 oda olan bu bölüm çocuksuz ailelere yönelik, daha sakin ve  lüksü sevenler için. Otelin diğer tarafı ise ailelere yönelik ve bütün yaş gruplarına hitap eden sanat atölyeleri bulunmaktadır. 



 Antika Edirne kapı, lüks ve sakin bir ortama girişin habercisi gibi.



Kapıdan girer girmez sağ tarafta resepsiyon,  devamında ise  masmavi ve uzunlamasına bir havuzla karşılaşıyoruz.




Havuzun sağ ve sol  taraflarında özgün sanat eserleri sergilenmekte, aynı zamanda beğendiğiniz bir eseri satın alabilmek mümkün. ( İrfan Onurmen, Özdemir Altan, Fikret Mualla, Nuri İyem, Markus Lupertz, Selma Gürbüz, Şahin Paksoy, Bedri Baykam gibi birbirinden değerli ressamların eserleri bulunmaktadır.)




Biraz daha ilerlediğimizde, yukardan sarkıtılmış büyük büyük taşlı avizelerin altından yürüyerek lobi bölümüne giriyoruz. Otelin hemen hemen her bölümünde özgün sanat eserleri bulunmakta.























Vizon renkli duvarlar, sarı varaklı ayna ve bekleme bölümü yapılarak tuvalete şık bir hava verilmiş.




Aksesuarlar sadece seçilmiş.


Dışarısı hasır oturma grubu ile tamamlanmış.




  Antakya usulü Antiochia restorant, akşam deniz kenarında müşterilerine hizmet vermektedir. Antakya'nın tarihteki adının Antiochia olması ile adını buradan almış. Bence çok anlamlı ve güzel konulmuş bir isim. Ben yemeklerine bayıldım doğrusu. Özellikle dürümü müthiş. Mezelerden humusu, muammara, cevizli roka salatasını tavsiye ederim. Aynı zamanda diğer bir şubesi İstanbul'da Asmalı Mescit'de aynı lezzetleri tadabilmeniz mümkün.